6

Küçük çocuk elindeki çiçek demetiyle arabadan indi. Çiçeklere bir şey olmaması için yavaş adımlarla bahçe kapısından içeriye adımladı. Arkasını dönüp arabadaki babasına el salladıktan sonra Yeosang'ı çok bekletmemek için kreşten içeriye girdi. Adımları direkt oyun odasına yönlendi. Içeriye girdiğinde Yeosang, San ve Jongho'dan başka kimsenin gelmediğini gördü. Omuz silkerek Yeosang'a doğru koştu. Elindeki buketi arkasıma saklamıştı.

Sarı saçlı genç arkadaşının yanına gelmesiyle tüm vücudunu ondan tarafa döndürmüş ve gülümsemişti.

"Günaydın Woo~"

"Günaydın sarı kedi."

Yeosang Woo'nun kendine taktığı 3843884938. lakapla beraber güldü. Neredeyse her gün farklı şekillerde sesleniyordu ona. Bu da hoşuna gitmiyor değildi.

Wooyoung yanağını Yeosang'a doğru dönüp parmağıyla iki kere oraya dokundu. Yeosang bu hareketi anlayarak Wooyoung'un ilk önce sağ sonra da sol yanağına birer küçük öpücük bıraktı. Wooyoung öpücükten hemen sonra arkasında sakladığı özenle yapılmış kırmızı lale buketini sarışın çocuğa uzattı. Yeosang şaşkınlıkla Wooyoung'a baktı, sonrasında ise buketi alarak kokladı. Taze kokan çiçeklerle gülümsemişti.

"Nereden aldın ki bu çicekleri... hem çok özenli hazırlanmış hem de çok tazeler Wooyoungie~"

"Babam Jungkook babama bir demet glayör aldı ben de sana kırmızı lale almak istediğimi söyledim."

"Anlamını biliyor musun?"

"Hmhm."

Wooyoung utanarak parmak ucunda kalkıp iniyordu, sarışının ise yanakları kızarmıştı.

"Teşekkür ederim Woo, çok güzeller."

"Sen kadar değiller Yeosang."

Yeosang gülerek Wooyoung'un elini tuttu.

"Hadi bu çicekleri Seonghwa hyung'a götürelim. Eve gidene kadar çantamda ezilip büzülmesin."

"Tamamm~"


Hadi koşun ve kırmızı lalelerin anlamına bakınnnn

honghongminki ayyy yazdim gitti kotu olmus olabilir:(

Comment